Esbjerg'a Yolculuk Maceram ve İlk Günümüz :)

Herkese merhaba!

Sonunda bu yazıları size Esbjerg'daki yeni yuvamdan yazabiliyorum:)

Dün hayatımın belki de en uzun ve yorucu gününü yaşadım.Zaten çok uzun olan yolum bazı talihsizlikler yüzünden daha da uzadı ve karmaşık bir hal aldı.Ama en sonunda Gamzeciğime ve odama kavuştum!

En baştan almak gerekirse, çoğunuzun bildiği gibi geçen senenin başından beri erasmus öğrencisi olabilmek için dil sınavı, mülakat, başvuru falan filan uğraşıp duruyorduk Gamze ve ben.Sınavlar bitti, sonuçlar açıklandı, karşı kurumdan belgeler geldi, pasaport, vize, oturum izni hepsini uzun uğraşlar sonucu ayarladık.Bunları kısa kısa yazdım ama hepsi ayrı ayrı aylarımızı aldı:) Gamze 30 Eylül'de Esbjerg'a geldi.Ben de 11 Ekim için biletimi aldım(Oturum iznim biraz geç çıktığı için). Ve 11 Ekim cumartesi günü ,bana çook çok geç gibi gelse de:), geldi çattı.

Dün sabah, Adapazarı'ndan sabah 7 de amcamlarla birlikte yola çıktık.Uçağım saat 11.15teydi.Saat 9 gibi Sabiha Gökçen'e vardık.Check-in işlemlerinden sonra (Bavulum 19,6 kg geldi!) Sırtımda 12 kglık çantam,kolumda laptop çantam,kamera çantam ve el çantamla birlikte ailemle vedalaşıp son kontrolden geçtim.Gamzenin dediği gibi kontrolden sonra dönüp arkaya bakmamak lazım, çünkü bakarsanız kesin ağlıyorsunuz..



 Uçağım 11.15 olmasına rağmen 11.45 gibi anca kalktı. İneceğim yer Kopenhag, sonrasında da trenle 4 saatlik yolculuk ile Esbjerg'e varacaktım.Saat 13.35 gibi inip trene aktarma yaptıktan sonra saat 18 gibi Esbjerg'da olurum diye tahmin etmiştim ancak daha uçaktan gecikmeye başlamıştı planım.



Uçakta yanıma Kopenhaglı yaşlı bir bayan oturdu.Biraz sohbet ettik ama çok da bulaşmak istemedim açıkçası, biraz tuhaf bi kadındı ama pastasını benimle paylaşmak istemesi hoşuma gitmedi değil :D



Uçaktan indiğimde saat 14.00 olmuştu.(Avrupa Türkiye'ye göre 1 saat geri.) Pasaport kontrolündeki görevli biraz suratsızdı ama sorun çıkmadan o aşamaları da atlattım.Bavulumu beklemeye başladım, ancak bi süre sonra yanlış yerde beklediğimi farkettim :( doğru kısma gidip bavuluma kavuştum ve büyük bir heyecanla tren istasyonunun oklarını takip etmeye başladım.Yol boyunca bikaç kişinin bakışları üzerine, herkes sarışın mavi gözlüyken bu kez ben siyah saçlı kara gözlü biri olarak farklı olduğumu hissettim, değişik bir hismiş gerçekten.


5 dakika falan yürümüşümdür ama sırtımda 12kglık çanta ve diğer 3 çantam beni şimdiden çok yormuştu, tabi bavulu da eklemek lazım çekerek taşısam da o da beni baya zorluyordu.Okları takip edip DSB'nin bilet gişesini sonunda buldum.Burada ilk kez bulunuyorum ve Esbjerg'a gitmek istiyorum yolu bana açıkça yazabilir misiniz dediğimde bana iki aktarmalı biletimi verdiler.382 kron yani yaklaşık 150 TL tutmuştu ücret.Daha önce internetten DSB nin sitesinden yola ve ücretlere baktığım için paramı ayırmıştım, oradan ödedim.Görevli bi kat aşağı inip 2. metroda beklememi soyledi. O dev bavul ve eşyalarla kaplumbağa gibiydim :D alt kata indim ve o an Danimarkanın ne kadar soğuk bir yer olduğunu anladım çünkü kapı açıldığı an kafam buz gibi oldu :/

Tren bekleyen yaşlı bir çift gördüm ve biletimi göstererek beklediğim yerin dogru olup olmadıgını sordum.Çok sıcakkanlı bir şekilde aynı treni beklediklerini ve trenin beklediğimiz duraktan değil kopenhag merkez durağından kalkacagını söylediler.Yani bi anlamda trenim iptal olmuştu. Tekrar yukarı çıktım ve görevliye ne yapacagımı sordum.Aşağı inip merkeze giden trene binmem gerektiğini söyledi.Tekrar aşağı indim, tabi bu sırada bütün yüküm beni çok çok fazla yavaşlatmıştı.Aşağı indiğimde az önceki çiftin gittiğini gördüm, yani bu merkeze giden trenin de gittiğini gösteriyordu.

Bu kez başka bi yaşlı çifte sordum, şansıma onlar da aynı trene bineceklermiş.Onlarla beraber treni bekledik ve Kopenhag merkeze giden trene bindik.


Yolda ülkem, neden geldiğim, okulumla ilgili sohbet etmeyi de ihmal etmedik, çok sıcakkanlı insanlardı gerçekten.Kopenhag a geldiğimizde binmem gereken treni benim için aradılar, bulamasalar da :(.Tam görevliyle benim nereye gideceğimle ilgili konuşurlarken yandan tanıdık bir yüzün geçtiğini gördüm, başka birini görsem bu kadar sevinemezdim herhalde :D tren beklerken ilk karşılaştığım çiftti.Hemen onların peşine takıldım, diğerleriyle de hemen vedalaştım ve çok teşekkür ettim, eski yol arkadaşımı buldum diyerek:) Onlar da devalaştılar ve ilk çiftimizle beraber yola devam ettik.Onlarla beraber trene bindim. Tren Odense duragına gidiyordu.Birlikte bindim ancak onların yanına oturmamda sorun çıkabileceğini, o bölgenin 1. sınıf olduğunu benim biletiminse standart olduğunu ama yine de görevliye sorana kadar yanlarında kalabileceğimi söylediler.




Ben de yanlarına oturdum ve beklemeye başladım.Bu sırada tren hareket etmişti.Sonrasında görevli geldi, ben anlamadım tabi ki ama benim durumumu Danca anlattılar ve görevliye ne yapmam gerektiğini sordular.Benim duraklar baya karışmıştı çünkü.Esbjerg Kopenhag a uzak oldugu için bikaç aktarma yapmak zorundaydım ve ilk treni kaçırdığım için tüm aktarmalarım karışmıştı o yuzden şimdi bana bileti verenin yazdığı aktarmaların da dışına çıkıp başka bi yoldan gitmem gerekiyordu.O yüzden benim derdimi kendi dillerinde görevliye anlatmaları benim işimi çok çok kolaylaştırdı.Görevli derdimi anlayınca bana Kolding'e gidip oradan aktarma yapacagımı ancak 1. vagona gitmem gerektiğini çünkü standart biletli kişilerin orada olduğunu söyledi.




Ben de yine pılımı pırtımı sırtlanıp diğer vagona geçtim.Ancak tabii yaşlı çiftimizle de vedalaştım çok teşekkür ettim.Çok sıcakkanlı ve yardımseverlerdi gerçekten kimse yanında olmayınca yabancı birinin sana içten gülümsemesi bile büyük destek oluyor.Onlar sayesinde doğru trene binmiştim ve aktarma yapacagım duragı da biliyordum.Koldingden Esbjerg'a direkt tren vardı.

İlk vagona geçtim ve daha Kolding e  bir saatten fazla yolum oldugunu yine yardımsever birinden öğrendim.Bana yol planını da gösterdi ben de resmini çektim.




Oturup esyalarımı da sağa sola sıkıştırdım ve manzarayı izlemeye çalıştım.






Danimarka ilk izlenimlerime göre gerçekten çok güzel ve yeşil bir ülkeydi.Daha uçaktan inmeden kıyılara ve manzaraya zaten bayılmıştım ancak karada da bu kadar begenmem gerçekten iyiye işaretti.Artık yolumu da bulmuştum ve her şey istediğim gibiydi.Biraz gecikmeli de olsa varış noktama yaklaşıyordum.Bu sırada Gamzeye durumu anlatan bir mesaj attım ve gecikecegimi söyledim.Beni karşılamaya o gelecekti.


Odense duragına geldiğimizde vagondaki çoğu kişi indi.Odense i daha önce internetten de okumuştum ve büyük bir yer olduğunu biliyordum ancak görevli yanıma gelip burası son durak diyene kadar Koldinge yol aldığımıza inanmıştım!



Evet tam her şey yoluna girdi derken trenin son duragının Odense oldugunu hatırladım ve haritada gidecegim yere henüz gelmemiştik.Apar topar esyalarımı sırtladım ve trenden indim.Zaten bu 20 kiloluk valizle trene inip binmek o kadar zor ki anlatamam, omzumu sakatladım minnak bir supraspinatus yırtığım var :(

Görevliye de 'E sen bana Kolding demiştin' dedim :D Sonra o da bana 'Evet ama bunun son durağı burasıymış karşıya geçip Fredericia trenine binmen lazım ordan Esbjerg'a aktarma yapabilirsin zaten ilk durak Fredericia sana yardımcı olurlar' dedi.Eyvallah dedim.Karşıya geçip diğer treni bekledim ve ona bindim.Ordaki görevliye de derdimi anlattım o da tamam dedi ve Fredericia dan Esbjerg trenine binebileceğimi söyledi.3. trenimdeydim ve artık gerçekten sinirlerim bozulmaya başlamıştı çünkü sabahın 6sından beri yoldaydım ve sürekli bi aksilik çıkıyordu.Ama yine de sakin olmaya çalıştım çünkü insanların yardımsever oluşu ve dışarıdaki yeşil manzara bana umut veren şeylerdi ve güzel günlerin habercisi gibiydi(Polyanna mübarek).

Fredericia durağına geldiğimde kaplumbağa edasıyla yine pıtı pıtı trenden indim. Esbjerg trenini sordum tatlı bi kıza o da 7. duraktan kalkıyo diye biliyorum ama emin değilim tarzı bişey söyledi.Ben de artık bıkmış usanmış halde olduğum için güvendim ve 7ye gittim.Allah'tan bu kez(ilk kez) doğru duraktaydım :') durakta Esbjerg yazısını görünce yaşadığım mutluluğu bilemezsiniz :'D

Tren geldi bindim ve hem yorgun hem bıkkın hem de zafer kazanmış edasıyla oturdum.Bu sırada Gamzeye de haber verdim.Burada her duraktan hangi dakikada geçileceği yazılı oldugu için gördüğüm 18.50 yi de söyledim.



Tek tek duraklar geldi geçti.Son durak olan Esbjerg'a yaklaştıkça tüm yorgunluğuma rağmen sabahki heyecanım yeniden geldi.Hem Gamze'ye kavusacak hem de yeni bir hayata başlayacaktım.Anons yapıldı, tren yavaşladı, ben Gamze'yi gördüm, durduk, Eşyalarımla birlikte indim vee koşup Gamze'me sarıldım!





İkimiz için de o kadar güzel bir andı ki kelimelerle anlatmak biraz zor oluyor.Sonunda bir senedir hayalini kurduğumuz, hiç inanamadığımız ama hep istediğimiz yerdeydik!

Kaldığımız yer tren istasyonuna yakın olduğu için yürüyerek geldik.Yolda Gamzecim bana taşıtmadı bu kez de o aldı bütün yükü.Sabahtan beri koşuşturmadan yemek yemeyi unuttuğumu fark ettim ama bebişim yine yetişti marketten bişeyler aldı hemen bana yolda yedim.



Dairemize geldiğimdeyse gerçekten beklediğimden çok daha güzel bir yerle karşılaştım.Gamze ve Jane(sorumlu hocamız) daha önce çok fotoğraf atmıştı ama canlı görmek tabi ki başka oluyor.

İlk yemeğimiz benim Türkiye'den getirdiğim tarhana oldu :D Burası çok pahalı bir ülke ve damak tadı bizden oldukça farklı.En azından alışana kadar tanıdık tatlar bizi idare edecek.Bakalım göreceğiz.



Eşyalarımı odaya yerleştirdikten sonra o kadar çabuk uyumuşum ki sabah 8de anca gözlerimi açtım.

İlk günümüze kendimize kahvaltı için alışveriş yaparak başladık.Yakında güzel bir market var şanslıyız.



Kahvaltıdan sonra Anne(bize yardımcı olan öğrenci, syddanmarkta okuyor) Türk kahvesi içmeye geldi.Biraz oturdu, anahtarlarım ve belgelerimi teslim etti.

Sonrasında Gamzeyle alışverişe gittik, tam 4 saat marketlerde ve yürüyerek geçirmişiz.Kron hesabı kafamızı iyice yordu ama baya bi eksiğimizi tamamladık.






Akşam yemeğimizi yedik ve şimdi Gamze yarın için patatesli gözlemelerinden yaptı, kliniğe öğle yemeğimizi kendimiz götürmeliymişiz.






Stajımın ilk günü için çok heyecanlıyım .Kliniği ve hastaları çok merak ediyorum açıkçası.Umarım güzel geçer.

Odamızdan bikaç fotoğraf;






Şimdi yine Gamzenin yaptığı ballı ıhlamuru içip burnumu çekerek yazıyorum bunları.4saatlik zorlu alışveriş biraz yordu ve üşüttüm malesef :( Ama merak edilecek bir şey değil bu kadar soğuğa adapte olmak kolay değil bu kadarcık şey normal:)



İşte benim erasmus hikayemin başlangıcı da böyle oldu..Baya uzun yazdım ama bu yazdıklarımın kimse okumasa bile bana hatıra kalmasını istiyorum çünkü ileride bu hislerimi okumak, hatırlamak isteyeceğime eminim.Umarım , eğer sonuna kadar gelebildiyseniz:), sıkılmamışsınızdır.

Stengardsvej'dan sevgiler!!!







Yorumlar

  1. Ben okudum ve çok heyecanlandım.Size instagram üzerinden mail göndermiştim.Ben de sizin gibi erasmusa katılmak istiyorum.Deneyimlerinizi paylaşmanız benim için çok değerli o yüzden bu yazıyı noktasına virgülüne kadar dikkatle okudum.Burada sizi pür dikkat izleyen bir dinleyicinizin olması sizi rahatlatır mı bilemem ama ben bana yazacağınız bir harfin bile bekleyicisiyim. Eğer benim bu bekleyişimi hoş görür benimle irtibata geçerseniz çok mutlu olurum.mail adresim sbetulygt@gmail.com şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Betül(mailinden ismini tahmin ediyorum umarım doğrudur),
      Maalesef uzun süredir buralara vakit ayıramamıştım, gözümden kaçmış yorumun da, sanırım mail ile de bildirim gelmedi, Kusura bakma lütfen bu geç cevap için :( Umarım sen de gidip hayatına güzel bir macera katmışsındır!

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mekanoterapi: Fizyoterapistler Tarafından Reçete Edilen Egzersizler Doku İyileşmesini Nasıl Etkiliyor?

Üniversite Tercihleri: Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tercih Edilmeli Mi?